5 Kasım 1972 doğumlu Amerikalı çizer Paul Pope, Fransızlar tarafından çizgi romanın Jim Morrison’ı olarak tanımlanmakta. 1995′te yayınlanan ve “Benim DUNE’um” dediği bilimkurgu çizgi romanı THB‘nin ardından (Tri - Hydro Bi-Oxygenate) 5 yıl kadar Japonya’nın en iyi Manga yayıncısı olarak bilinen Kodansha firması için çizim yapmıştır (ki bildiğim kadarıyla Japonya’da çalışan tek Amerikalı çizer). Fransız yayınevi Dargaud tarafından yayınlanan La Chica Bionica isimli bir albümünün dışında diğer çalışmaları 5 sayılık seri 100% (DC / Vertigo), Heavy Liquid ve baskısı bulunmayan Escapo (Dark Horse), The One- Trick Rip-Off (Dark Horse), Battling Boy (First Second Books), The Ballad of Doctor Richardson, Caliber Press’den Negative Burn ve Sin Titulo‘dur. DC Comics’in her sayısını bir çizere ayrıdığı antoloji niteliğindeki kısa ömürlü serisi Solo‘nun 3. sayısındaki öyküsüyle Eisner Ödülü almıştır. Çizgi romanlarının her biri en az 3 dilde yayınlanmış. Kendi blog’unda sürekli Hugo Pratt, Alex Toth, Milton Caniff ve Herge gibi usta çizerlerden bahsetmektedir. Röportajlarda dikkatimi çeken noktalardan biri Pope’un Avrupalı çizerleri Amerikalı pek çok meslektaşına nazaran çok daha iyi etüd etmesi.
Pope hakkında kısa bir bilgiden sonra gelelim çizerin İspanyol Jose Villarrubia ile hazırladığı, geçen yıl; karton kapak formatında 4 fasikül olarak yayınlanan Batman: Year One Hundred isimli çalışmasına. Hikaye, Batman’in ilk göründüğü yıl 1939′tan tam 100 yıl sonrasında, Amerika Birleşik Devletlerinin totaliter rejimle yönetildiği, Federal Güvenlik Bürosuna ait hava araçlarının kırmızı projektörlerle Gotham’ın arka sokaklarını taradığı, karanlık bir gelecekte geçmekte. Hemen belirtmeliyim ki geçen ay cilt formatında basılan Batman: Year One Hundred‘ın içinde DC’nin alternatif hikayeler için kullandığı Elseworlds ibaresi bulunmuyor. İlk dikkati çeken ayrıntılardan biri Pope’un futuristik bir kostüm tasarımı yerine Bob Kane’nin ilk Batman çizimlerini temel alması. Dağcı botları, çıkıntıları olmayan kısa eldivenler, paraşütçü ipleri, daha basit ve kullanışlı bir alet kemeri, iki parça halindeki pelerin, dokulu, kalın bir köstüm kumaşı… Ellerindeki tüfekleri ve özel vizörlü kaskları olmasa bir güvenlik görevlisinden ya da polisten ziyade Amerikan Futbolcusunu andıran Panther-man’lere, Wolves’lara kan kusturan, polis kameralarına saldıran, daha pespaye bir Batman’le karşı karşıyayız. Hikayede Batman; Federal Hükümet görevlileri de dahil olmak üzere pek çok insan için bir şehir efsanesi. Gotham halkı Batman’i ya da Bat-man’in küstüm giyen bir vigilante mi yoksa Yarasa şeklindeki bir hirkat garibesi mi olduğu konusunda kararsız. Pope, Year One Hundred’da bu etkiyi kuvvetlendirmek için elinden geleni yapmış. Örneğin Pope’un Batman’i çatışmaya gireceği vakit seramikten yapılmış özel bir dişlik takıyor ağzına. Çarpık yarasa dişleriyle pispis sırıtan ve bu işi yaparken resmen keyif alan bir Batman sözkonusu. Renklendirme, kareler arasındaki geçişlerde ve hareketlilikte manga geleneği kendini hissettiriyor. Bazı bölümlerde Batman bilinçli olarak groteks bir biçimde çizilmiş (Yukardaki kapak resminde de olduğu gibi). 2. sayının ön iç kapağında polis kayıtlarından birine yer verilmiş (düz yazı halinde). Yaşlı bir karı-koca korku içinde çatılarında bir yaratık olduğuna dair Gotham Polisini arıyor. Okurken çok eğlendiğimi söyleyebilirim. Hikayede Batman’e yardım eden genç bir tekniker var. “Robin” ismiyle çağırılıyor. Ve bir de Dr. Kris Gross’la, Oracle’ın (Barbara Gordon) yerini alan kızı Tora var. Pope Batman’in Batmobil gibi 4 tekerlikli ve eksozundan alevler çıkan bir canavar kullanması yerine bir motorsiklet kullanmasının daha mantıklı olacağını düşünmüş. Konuyu kısaca özetlemek gerekirse Panther-man’lerin, Yarasa Avında Federal Ajanlardan biri öldürülüyor. Bunun üzerine Yarasa Avı daha da büyüyor. Soruşturmanın içine James Gordon’ın torunu da dahil ediliyor. Gordon, Federal’lerin Arkham’da gerçekleştirdiği temizliğin (Arkham’da ne kadar psikopat katil varsa bir gecede Hükümet tarafından yok ediliyor) görgü tanıklarından biri. Gordon’ın dedesine ait laptopun içinde Batman’in kimliğine dair kayıtlar bulmasıyla işler daha karmaşıklaşıyor.

17 Ocak 2007′de çıkan Batman: Year One Hundred cildinin içinde özel eskizler ve yine Pope’un çizdiği alternatif hikaye “The Berlin Batman” (Batman Chronicles 11. sayı içinde yayınlanmıştı) yer alıyor. Bu hikayede Batman 1930′lu yıllarda Almanya’da yaşayan Yahudi kökenli sanatçı Baruch Wane. Pope’un “Broken Nose” isimli kısa öyküsü Batman: Black and White albümü içinde yayınlanmıştı.




